

22
Turgut Vural'ın, Buldan'dan İstanbul'a uzanan
yaşamöyküsü.
BULDAN'DA TİCARET ÇOCUKLUKTA BAŞLAR…
İstanbul'daki Buldanlılar'ın tanınmış simalarından
Turgut Vural, Yeşilyurt'taki evinde, eşi Mualla Hanım ile
karşıladı bizi.
1999 yılı Eylül ayında geçirdiği beyin kanaması
sonrası, iyileşme sürecini sakin bir yaşamla geçiren
Turgut Vural, Mualla Hanım'ın da katkılarıyla bizlere
hem kendisini, hem de çocukluğunun ve gençliğinin
geçtiği Buldan'ı anlattı.
1931 doğumluyum. İstanbul'a 18 yaşımda geldim.
Çocukluğum ve ilk gençliğim Buldan'da geçti. Babam
Salih Vural devlet memuruydu. Tahsildar olarak görev
yapıyordu. 1941 yılında görevinden ayrıldı. 1946'da
arkadaşıyla birlikte tüccarlık yapmaya başladı.
Buldan'dan İstanbul'a dokuma gönderiyordu. Ben
ilkokulu Buldan'da bitirdim. Buldan'da ortaokul
olmadığı için Denizli'ye gitmek gerekiyordu. Babamın
durumu müsait olmadığı için o sene gönderemedi,
“gelecek sene gidersin” dedi. Ben böylece, ilkokulu
bitirdiğim yıl dokumacılıkta çalışmaya başladım. Ticaret
ve kazanç iyi geldi. “Okuyup da mı adam olacağım”
dedim. Okumaktan vazgeçtim. Çalışmaya devam ettim.
Tüccarlık yapan babama yardım ettim. Zaten okul
bitmeden önce de 10 yaşımda, Rüştü Akın'a ait
boyahanede boya satardım. Orada hemmal boyanırdı,
hem de dokumacılara boya satılırdı. Yazları orada
çalışırdım.
Babam; “2 gün, 5 günü beslemez” derdi.
O zamanlar Denizli'de dokumacılık yoktu. Buldan'da
dokumacılık yapılıyordu. Buldan mal pazarı çarşamba;
sebze, meyve pazarı perşembe günü kuruluyor. Pazara,
Denizli dışından da gelenler oluyordu. Buldanlı
dokumacılar, çarşamba loncanın altında mallarını
satar, ip vs. ihtiyaçlarını alır. Perşembe akşamı da evinin
sebze, meyve eksiklerini görürdü. Benim hatırladığım,
cuma öğlene kadar çalışılır. Öğleden sonra tatildir.
Cumartesi-pazar düğünler vardır. Cuma kına gecesi
olur, cumartesi çalgıcılar gelir, özellikle Denizli'den
gelen Kadir Usta çok ünlü bir çalgıcıydı, konuklara rakı
verilir, Pazar günü gelin almaya gidilir, dolaşa dolaşa
oğlan evine gelinirdi.
Pazartesi-salı esas iş dokumacılıktır. Babam; “2 gün,
5 günü beslemez” der, bizleri daha çok çalışmaya teşvik
ederdi. Evlerde el tezgahında, mendil, peştamal, üslük
ve astar çeşitleri üretilirdi. O zamanlar havlu çok yoktu.
Belki, 3-5 el tezgahında yapılırdı.
Ben,1949'da İstanbul'a geldim. Buldan'dan İstanbul'a
Turgut Vural:
ilk gelen Akın ailesiydi. Sultanhamam'da dükkanları
vardı. Ben de onların yanına çalışmaya geldim.
Tezgahtarlık yaptım. Askerliğimi yaptım tekrar İstanbul'a
döndüm. Annem, “Baban hasta gel.” diyerek beni
Buldan'a çağırdı. Hemen gittim. Baktım babam
sapasağlam. O zaman anladım. Annem beni Buldan'a
getirmek için söylemişti. Hatta “Buradan evlenmeden
gidersen hakkımı helal etmem.” dedi. O zaman
evlilikler görücü usulü oluyordu. Ben de Dalkılıçların
(Hafız Yahyalar) kızı olan eşimi istemesini söyledim.
Eşimi sinemaya giderken görmüştüm. Evlendim. Birer
sene ara ile bir kızım, bir oğlum oldu. 1959 senesinde
tekrar İstanbul'a geldim. Akın Tekstil fabrikası açılmıştı.
Orada 20 sene, satış müdürlüğü yaptım. 1979'da
emekli olup kendi işimi kurdum. 1991 krizinde de işimi
kapattım. 1999'da beyin kanaması geçirdim. Yaşamaz
demişler ama, Allah ömür verdi, yaşıyorum. Kızımdan 2,
oğlumdan 1, üç torunum var. Hastalıktan dolayı, pek
çok anımı tam olarak hatırlayamıyorum.
Benim ailemmoderndi. Pek baskı altında değildik. 11
yaşında biçki dikiş kursuna gittim. Bir süre tezgah
işledim ben de. Zaten Buldan'da herkes dokuma bilirdi.
Önceden iki sinema varmış, bizim zamanımızda bir
sinema vardı. Her hafta sonu sinemaya giderdik. Turgut
beni sinemaya giderken görmüş. O zaman tanışma
yoktu zaten.
15 yaşındaydım nişanlandık. 23 Aralık 1956 evlendik
Buldan'da. Bir sene sonra 7 Ocak 1958 de kızım oldu.
Bir seneye varmadan oğlum oldu. O sıralarda Turgut
İstanbul'a gelecek oldu. Ben oğlumu Buldan'da
doğurdum. Oğlum üç aylık olunca ben de çocuklarla
birlikte İstanbul'a geldim. 51 yıldır İstanbul'dayım.
Mualla Vural:
Kökeni 1402'lere dayanan Buldan'lı Hacıevliyalar
Ailesi'nden Fehmi Erensoy:
“Buldan'da tüccarlık Allah vergisi”
“Zorluklar başarıyı getirir. Buldan'da 7-8 yaşındaki
çocuklar çalışmaya başlar, annesinden babasından,
çevresinden tüccarlığı öğrenirdi. Bu işin okulu yoktu.”
Buldan'la ilgili görüşme yapacağız dediğimiz-de,
herkesin önerdiği ortak isimlerden biri de Fehmi Erensoy
oldu. Kökeni 1402'lere dayanan Hacıevliyalar Ailesi'nin
İstanbul'daki temsilcilerinden, hayırsever ve başarılı iş
adamı Fehmi Erensoy ve kardeşi Mehmet Erensoy
hatıralarındaki Buldan'ı anlattı.
Fehmi Erensoy