Background Image
Previous Page  23 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 23 / 44 Next Page
Page Background

21

İplik karaborsa olduğu, bulunmadığı sıralarda,

kooperatif kendi üyesine ipliği dağıtırdı. Hatta bazı

açıkgözler vardı o ipliği kullanmadan başka birine

haftalık bayağı büyük kazançlarla satardı. Bundan para

kazanıp, geçinenler olurdu.

Dokumacı, tavuğa “kış” demekten geri kalır.

O zamanlar, dokumacılıkta dinlenmek yoktu

neredeyse. Buldan'da bir laf vardır. «Dokumacılık

tavuğa kış demekten geri kalır.» Ben anamın babamın

çocukluğumda aynı anda sofraya oturduklarını bilmem.

Biri tezgaha girer, öbürü yemek yerdi. Dokumacılık

böyledir. Tezgah durmayacak. Çarşamba günü sabah

ezanında mal satmaya gider evin erkeği ama kadın

çarşamba günü o tezgahta öğleye kadar çalışır. Satış

olmazsa, perşembe yine kurulur pazar. Sonra pazar

eksiği görülür. Cuma günü sarf malzemesini

oluşturacak. Haşıl

yapacak i p l i ğ i n i

hazırlayacak. Cuma

h a ş ı l g ü n ü d ü r.

Tezgah çalışmaz.

İ p l i k b o y a n ı r

kurutulur. Cumartesi

sabah yine başlar

ç a l ı ş m a . Ç o k

yakınlarının düğünü

varsa gidilir. Yoksa bir

temsilci gönderilir.

Te z gah mümk ün

olduğunca çalışır. Kış

günleri, geceleri de

çalışılır. Salı günleri

özellikle gece 1'e-

2'ye kadar çalışılır.

P a z a r a m a l l a r

hazırlanır. Benim

anlattığım dönemde

dokumac ı l ı k çok

zordu. Hatta bu zorluktan çıkan bir atasözü vardı:

“Kızını dipcik dibinden uzak yere verecen.” Yani

dokumacılık yapmayan kişiye vermek isterdi kızını

herkes. Çünkü dokuma tezgahının olduğu evde 7'den

70'e herkese iş çıkar. Masır saracak, taşıyacak

getirecek. Her ev bir atölye. Ama kooperatif vasıtasıyla

motorlu tezgahlar gelince şimdi aileler rahatladı.

Çocukların işi azaldı.

Tabii çocukluk hep de çalışmakla geçmedi. Oyunlar

da oynardık. En çok mazı oynardık. Çelik çomak

oynardık. Çember çevirirdik. Mazı maki ağaçlarının

bilya şeklindeki tohumlarına verilen addı. Gürzün

küçüğü gibi gözükür. Mazının küçüğü cıngıldır.

Ceplerimizde mazı keseleri olurdu. Oyuncak ne

gezerdi. Çam dalından deve, at yapılırdı. Tel arabası

yapılırdı.

Verem, en çok Buldan'da olurdu…

El tezgahlarının kurulu olduğu yerler sağlıklı değildi.

Tezgahlar evlerin bodrumlarına yerleştirilirdi. Tezgah

dokundukça dokuyanın önüne gelir. Sık sık gelmesin,

vakit kaybı olmasın diye, yerin altı oyulur. Dokuyan kişi

beline kadar toprağın içine girer. İpliğin birbirine

sürtmesinden her taraf pamuk olur. Belki de bu nedenle

en fazla verem Buldan'da olurdu. Toprağın içinde

çalışıyorsun. Pamuk tozları, gıda yok. Yediğin en faydalı

şey üzüm ve leblebi.

Dr. Abdullah Sayıner elinde bayrak, köy köy dolaştı.

Vatan Eczanesi'nin sahibi Atilla Sayıner'in babası ve

amcası o yıllarda Buldan'a yerleşmişlerdi. Abdullah

Sayıner doktor, kardeşi Settar eczacıydı. O zaman

Denizli'de bile tek eczane var. Bu iki kardeş Buldan'a

eczane açıyorlar. Abdullah Sayıner, çok iyi bir doktordu.

Emeklilik döneminde

elinde Türk Bayrağı,

köy köy dolaşarak

imece usulü amele

topladı ve Buldan-

daki Dr. Abdullah

S a y ı n e r G ö ğ ü s

Hastalıkları Hasta-

n e s i ' n i y ap t ı r d ı .

K a r d e ş i S e t t a r

ö l dü k t e n s on r a ,

Abdullah Bey de

Denizli'ye taşındı.

Yazın tezgahlar üzüm

bağlarında kurulur-

du.

Ziraat pek yoktu

bizde. Üzüm bağları

vardı sadece. Yazın

üzüm mevsiminde de

herkes tezgahıyla

göçerdi üzüm bağla-

rına. Orada da tezgah durmaz, çalışırdı. Yoksa

geçinemezdi Buldan'lı. Bazı hali vakti yerinde olanlar,

ürettiği üzümden maddi destek sağladığı için

öğünürdü. Çok az insanın, belki 20 ailenin karpuz

tarlası vardı. O kadar az. Un dışarıdan alınır. Yufka, saç

ekmeği yapılırdı.

Balcan soğan dürüm…

Buldan'ın Balcan soğan denen meşhur bir yemeği

vardır. Közde patlıcanı pişiriyorsun. Üzerine ezilmiş

çitlembik, nar ekşisi ya da erik ekşisi, tereyağda

kavrulmuş soğan domates ve içine keçi peyniri

koyuyorsun dürüm yapıp yiyorsun. Pratik yenen bir

yemek. Kadınların yemek düşünmeye vakti yok.

Kadınlar nasıl iş yetiştireceğim diye düşünürdü

Buldan'da.

Fot: Velittin Kalınkara

Buldan şehir dokusundan bir kesit.