Background Image
Previous Page  39 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 39 / 44 Next Page
Page Background

37

tanıdık kültürel kodlar olarak da işlev görüyorlar. (5) Cahit

Bey gazoz işinin “baba mesleği” olduğunu belirtse de,

babasının esas olarak marangozluk yaptığını da ekliyor.

İmalathanenin kuruluşunda babasını ve amcasını şöyle

anlatıyor:

“Babam esas marangoz, mobilya ustasıydı.1934

senesinde. Dört ortak olarak çalışıyorlardı, ondan sonra

amcam Selahattin Özdemir vasıtasıyla bu işe girdi. Babam

da amcam da 1948 senelerinde Denizli'nin Fahrettin

Aslan'ıydı. Yani üç tane Işık Gazinosu, Meserret Kahvesi,

böyle meşrubat satan yerlerde tabii gazozu ucuz verin

bana demiş, ucuz vermeyince de gazozu yaparsınız, o

cevabı veriyor. Tabii kendisinin işlerinin yoğun olması

sebebiyle babam Mustafa Özdemir'i tavsiye ediyor, gel

diyor kardeşim ben seni bu işe hazırlayayım, ondan sonra

sen bu işe devam edersin diye. Başlangıç öyle başlıyor

bizim. Amcam vasıtasıyla Allah rahmet eylesin…”

Burada önemli bir nokta, bu tür firma ve kuruluş

hikâyelerinde kadınların nasıl yer aldığı. Bu görüşmenin de

içinde yer aldığı beş ayrı kette yaptığımız görüşmelerde,

Denizli gibi tekstilde, hane içi üretimde kadın emeğinin ve

işinin çok belirleyici olduğu örneklerde bile kadınlar ön

planda yer almıyor. Şirketin kuruluş ve birikim sürecine

ilişkin anlatıda daha çok aileye ve erkek kuruculara vurgu

yapılıyor. Bunda araştırmanın çerçevesi ve nerede yapıldığı

da belirleyici olabiliyor. En çok ayaküstü görüşmeler ve

sohbetlerde kadınların yaptıkları işler gündeme geliyor.

Bununla birlikte, aileler arasındaki iş ilişkilerin

kurulmasında kadınlar çok önemli bir konumda

bulunuyorlar. Cahit Bey, Kudret Usta ve Lütfi Usta'yla

yaptığımız görüşmelerde ifade edildiği gibi, aileden yaşlı

kadınlar bazen bir tür yönetici pozisyon üstleniyorlar;

örneğin gelen işçilerin sayımını yapıyor ve fabrika içindeki

barınma ve bakımıyla ilgili işleri düzenliyorlar. Lütfi Usta,

Cahit Bey'i göstererek

“...Rahmetli annesi vardı bunun Hacı

Yenge sabahları bakardı 17 kişi eksik oldu mu durun derdi,

sayardı” diyor. Ayrıca fabrikada çalışacak işçilerin

bulunması ve yemek işinin düzenlenmesi de kadınların

emeğini gerektiriyor.

Cahit Bey'le görüşmemizde yer aldığı gibi aile ve

akrabalık ilişkileri, işin kurulmasında ve daha sonra da

büyütülmesinde hem uyum hem çatışma biçiminde çok

önemli bir rol oynuyor. Görüşmelerde bu aile içi tartışma

ve gerilimler çok dikkatli bir biçimde ve sınırlı olarak ifade

ediliyor ve esas olarak ailenin bütünlük hikâyesini

bozmamaya özen gösteriliyor. Yeni firmalar kurulması bir

bölünme veya ayrılma olarak değil, aile işinin

genişlemesinin doğal bir sonucu gibi anlatılıyor. Denizli'de

görüştüğümüz varlıklı ailelerin üyeleri ve firmaların

temsilcileri, aileden kişilerin içinde yer aldığı, pek çok şirket

ve kuruluştan, çeşitli ortaklık ve devretme ilişkilerinden söz

ediyorlardı. Bazen bir kuruluşun akrabalar ve kuşaklar

arasında devamlılığını izlemek dahi güç olabiliyor.

“Aile Formülasyonu Gazoz”

Cahit Bey gazozlarının “aile formülasyonu” olduğunu

söylüyor. Bugün fabrikalarında belli kişileri uzman olarak

çalıştırsalar da baştan beri kendilerinin, aileden kişilerin bu

işte çalıştığını anlatıyor. Denizli ve araştırma yaptığımız

diğer kentlerde eşraf aileleri fertleriyle ve sanayi ve ticaret

odası temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerde, “aileye”

yapılan vurgu açıkça görülebiliyor. Özellikle firmanın ve

işin kuruluş süreci, “aile formülü”, “aile ürünü” gibi

betimlemeler yoluyla ifade ediliyor ve tüm bunlar bu

firmaların “kurum” kimlikleriyle çelişkili ya da karşı bir

unsur olarak da yer almıyor.

“Bunun formülü değişik aromalardan kendimizin aile

formülasyonu… Mevki olarak sorumlu mühendislerimiz

var, ama tabii biz çekirdekten bu işten geldiğimiz için kendi

başarımız var yani netice olarak.”

Başlangıçta gazozlarının kıvamını bulmak için pek çok

deney yaptıklarını hatırlıyor.

“Deney, her şey deney... Evde, işyerinde, rüyamda. Ziya

diye bir çocuğumuz vardı burada çalışan. Ziya dedik, şu

şişeler nasıl gircek bu yıkama makinesiyle dolum

makinesine. Şöle yapalım böle yapalım derken, çocuk

rüyasında şişeler üzerine gelmiş…”

Ortaokuldan ayrılarak gazoz işinde çalışmaya başlıyor

Cahit Bey. Ailenin çeşitli fertleri, özellikle amcası Denizli'de

sanayiyle uğraşan varlıklı kişiler olsa da, kendilerinin

bugünkü duruma güç ve yavaş geldiklerini belirtiyor.

“Biz gündüzleri gazozculuk yapıyorduk, geceleri sinema

büfeciliği yapıyorduk. O günkü ekonomik yoksulluk

diyeyim. Gündüz burada akşama kadar meşrubatla

uğraşıyoruz, ondan sonra akşam sinemada fındık, fıstık,

gazoz, sabahleyin gene gazoz, akşam büfecilik böyle

yavaş yavaş oldu bu işler, birden olacak iş değil yani.”

Burada işin başlangıç aşamalarının ve belli süreçlerin

“Ne kadar güç olduğu” ifadesi, hem işin doğrudan o

günlerdeki güçlüğünü ve izlenen merhaleleri anlatıyor

hem de bu tür bir anlatı yapılan işin tarihselleştirilmesine ve

güçlü bir kuruluş öyküsünün oluşturulmasına hizmet

ediyor. Ayrıca kimi firma ve kuruluş öykülerinde çok sıklıkla

yer alan bu tür anlatı ve betimleme biçimleri, örtük bir

biçimde onların başka firmalar gibi “hazır ve kökenden bir

zenginliğe” dayanmadıklarını, bu nedenle de onlardan

farklılaştıkları anlamlarını da içeriyor. Burada kurucu

kişilerin oluşturduğu otobiyografik anlatı unsurları

görülebiliyor.

Kudret Usta ve Lütfi Usta

Görüştüğümüz “Yeni Zafer Gazozları” fabrikasında

yaşları çok genç işçilerin yanı sıra uzun seneler burada

çalışan ustalar da bulunuyordu. Cahit Bey'in dediğine göre

bazıları emekli olduktan sonra da işine devam etmiş.

Kudret Usta ve Lütfi Usta'nın bu fabrikada çalışmaları otuz

yılı aşmış. Kudret Usta 1965 yılında, on yaşındayken gazoz

işine başlamış. Onun bu işe girmesinde dayısının etkisi

olmuş. Cahit Bey de, dayısının Kudret Bey'i “Buraya

çektiğini” söylüyor. Dayısı o dönem fabrikada hem

imalatta çalışıyor hem de şoförlük yapıyor. Kudret Usta işe

başlamasını şöyle anlatıyor:

“Burada benim dayım vardı. Garşıda ilkokul vardı, orada

okula gitmeye başladım. Baktım dayım burada tabi gazoz

içmeye geldim ben buraya. O anda Hacı Ağabey dedi

çalış ya dedi, ne yapacan okucan da dedi. Biz dedik acık