Background Image
Previous Page  36 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 36 / 44 Next Page
Page Background

dışında, olgunlaşmamış domates ve patateste de bulunur.

Solanin içeren sebzeleri yiyenlerde bulantı, kusma, ishal ve

koma halleri görülür.

Olayın geçtiği 19. Yüzyılda, Anadolu'da, patlıcan elbette

bilinen ve tüketilen bir sebzeydi. Başta Feham Paşa olmak

üzere, zehirlenmeye sebebiyet verebileceği hakkındaki

bilgiler de herkesin malumuydu. Patlıcanın Anadolu'da çok

daha önceki dönemlerden beri tanınıyor olması ise zaten

tartışma kabul etmez bir gerçektir.

Kıtlık konusuna gelince. Gerçekten de Anadolu'da 1887

ve 1888 yıllarında genel bir kıtlık vardır. Kuraklıktan

kaynaklanan bu kıtlık, üretimi düşürmüş ve gıda fiyatlarını

yükseltmiştir. Bu kıtlık, özellikle Konya, Antalya, Afyon ve

Denizli bölgelerinde etkili olmuştur. Devlet bu konuda

tedbirler almaya çalışmış, ihtiyaç sahiplerine gıda ve para

yardımı yaptığı gibi, çiftçilere bedelsiz olarak tohumluk da

dağıtmıştır. Bir yandan, 1878 yılındaki Rus yenilgisinin

yaralarının henüz sarılmaya çalışıldığı, diğer yandan da 1881

yılında kurulan Düyun-ı Umumiye düzenlemeleriyle devlet

gelirlerinin azaldığı bir ortamda, her türlü imkansızlıklara

rağmen Osmanlı Devleti, mağdur olan halkının yardımına

yetişmeye çalışmıştır.

Anlaşıldığı kadarıyla, kıtlıkla ve halkın ihtiyaçlarını

karşılamakla, her türlü imkansızlığa rağmen elinden geleni

yapmaya gayret eden bir hükümetle Feham Paşa, uyum

içinde çalışamamıştı. Uyumsuzluk bir tarafa, kendi kusurunu

ve yetersizliğini örtbas etmek için yalan beyanda dahi

bulunmuş ve daha alt kademedeki görevlileri suçlu

göstermeye çalışmıştı. Kendisi, yetersiz ve belki de

umursamaz davranışlar sebebiyle, halkın da nefretini

kazanmış biriydi. Bunu farkeden hükümet ise Feham Paşa'yı

affetmemişti.

Olayın Kahramanları

Bu olaydan sonra, aktarılan gelişmelerin kahramanları olan

Feham Paşa, Mehmed Naim Efendi ve Ahmed Lütfi Efendi'ye

neler oldu?

Feham Paşa açığa alındıktan sonra, haksızlığa uğradığını,

Sarayköy kazası kaymakamı Mehmed Naim ile Kadı

(Babadağ) nahiyesi müdürü Ahmed Lütfi tarafından kendisine

atılan iftiraların kurbanı olduğunu, bu yüzden hem bu kişilerle

mahkemede yüzleşmek hem de görevine iade edilmek

talebinde bulunduğunu, bir dilekçe ile İçişleri Bakanlığı'na ve

Sadrazamlık'a bildirir. Sadrazam Mehmed Kamil Paşa'ya

gönderdiği dilekçenin, o günün İstanbul gazetelerinde

yayınlanmasını da sağlar. Sadrazamlık ve İçişleri Bakanlığı,

Feham Paşa'nın dilekçesini dikkate almadıkları gibi, basın

yoluyla devlet işlerinin gazeteler aracılığıyla çözülemeyeceği

ve bir daha bölye telgrafların kabul edilmeyeceği açıklaması

yapılır. Feham Paşa, basını işe karıştırmaktan da bir şey elde

edemez. Bir süre açıkta kalır. Konu da bir daha kimse

tarafından dillendirilmez. Yaklaşık 5 ay sonra, Çankırı

mutasarrıfının Malatya'ya tayin edilmesiyle Feham Paşa adı

yeniden gündeme gelir. Feham Paşa, 22 Eylül 1888'de

Çankırı mutasarrıflığına atanır. Feham Paşa'dan yaklaşık üç yıl

boyunca hiç ses çıkmaz ve Çankırı'da görev yapmaya devam

eder. Ancak 1891 yılında Feham Paşa adı tekrar gündeme

gelir. Hakkında yine bazı şikayetler vardır. Çankırı'da bulunan

askeri birliğin komutanı Kaymakam (Yarbay) Talat Bey'le

tartışırlar. Bu tartışma, birbirlerini tehdit etmeye kadar varır.

Notlar:

BOA, A.MKT.MHM, 496 / 75 (16 Cemaziyelevvel 1305 / 30Ocak 1888)

BOA, DH.MKT, 1482 / 115 (22 Cemaziyelevvel 1305 / 5 Şubat 1888)

BOA, DH.MKT, 1487 / 93 – 1 (5 Cemaziyelahir 1305 / 18 Şubat 1888)

BOA, DH.MKT, 1487 / 93 – 2 (5 Cemaziyelevvel 1305 / 18 Şubat 1888)

BOA, DH.MKT, 1495 / 30 (7 Receb 1305 / 20Mart 1888)

BOA, A.MKT.MHM, 496 / 75 – 2 (30 Receb 1305 / 12 Nisan 1888)

BOA, DH.MKT, 1502 / 83 (9 Şaban 1305 / 21 Nisan 1888)

BOA, DH.MKT, 1528 / 25 (3 Ramazan 1305 / 14Mayıs 1888)

BOA, DH.MKT, 1522 / 106 (9 Zilkade 1305 / 18 Temmuz 1888)

Bu dönemde görülen kıtlık hakkında daha geniş bilgi için bakınız: Caner

ARABACI, Geçmişten Günümüze Konya Ticaret Odası, 1882-1999, Konya, 1999

BOA, DH.MKT, 1507 / 38 (28 Şaban 1305 / 10Mayıs 1888)

BOA, DH.MKT, 1545 / 87 (16Muharrem 1306 / 22 Eylül 1888)

BOA, DH.MKT, 1876 / 19 (6 Rebiülevvel 1309 / 10 Ekim 1891)

BOA, İ.DH, 1275 / 100306 (1 Şevval 1309 / 29 Nisan 1892)

BOA, DH.MKT, 328 / 63 (10 Receb 1312 / 7Ocak 1895) ve BOA, ŞD, 2642 / 24

(23 Rebiülevvel 1313 / 13 Eylül 1895)

BOA, Y.A.HUS, 390 / 133 (24 Cemaziyelahir 1316 / 9 Kasım 1898)

BOA, BEO, 915 / 68579 ( 4 Şevval 1314 / 8Mart 1897)

BOA, ŞD, 1343 / 10 (16 Receb 1321 / 8 Ekim 1903)

BOA, BEO, 2247 / 168514 (18 Şevval 1321 / 7 Ocak 1904) ve BOA, BEO,

2583 / 193689 (20 Rebiülevvel 1323 / 25Mayıs 1905)

BOA, DH.MKT, 1646 / 23 (7 Zilhicce 1306 / 4 Ağustos 1889)

BOA, DH.MKT, 1823 / 105 (21 Şaban 1308 / 1 Nisan 1891)

BOA, BEO, 316 / 23648 (13 Cemaziyelevvel 1311 / 22 Kasım 1893)

BOA, DH.MKT, 1579 / 81 (25 Rebiülahir 1306 / 29 Aralık 1888)

BOA, DH.MKT, 1689 / 162 (23 Cemaziyelevvel 1307 / 15Ocak 1890)

34

Olay hakkında inceleme başlatılırsa da, serencamı zaten

bilinen Feham Paşa hemen alelacele Kayseri mutasarrıflığına

atanarak Çankırı'dan uzaklaştırılır. Çankırı'daki olayın

soruşturması sürerken, Feham Paşa Kayseri'de de boş durmaz

ve hakkında bir takım yolsuzluklar isnadıyla yeniden

soruşturma açılır. Feham Paşa'nın, Köstere (Tomarza)

nahiyesinde bulunan hazineye ait bir araziyi usulsüz olarak

oğlu Mehmed Rauf Bey adına kaydettirdiği ortaya çıkar ve

Feham Paşa yine apar topar Kayseri'den uzaklaştırılarak Muş

mutasarrıflığına atanır. Muş'ta görev yaparken Feham Paşa,

bu sefer de Bitlis valisi tarafından şikayet edilir. Yaklaşık 3 yıl

süreyle açıkta kalır ve bu sürede geçimini mazuliyet maaşıyla

sürdürür. 1888 yılında Bayezid (Doğubeyazit)

mutasarrıflığına getirilir. Ancak Kayseri'de bulunduğu sırada

yaptığı yolsuzluğun soruşturması hala devam etmektedir.

1904 yılında Eşi Feride Hanım'ın ve 1905 yılında oğlu

Mehmed Rauf Bey'in, Feham Paşa'nın birikmiş emeklilik

kesintilerini istemelerinden anlaşılıyor ki, Feham Paşa Bayezid

mutasarrıfı iken hayatını kaybeder.

Mehmed Naim Efendi, görevine iade edildikten sonra

Saraköy kazası kaymakamlığına 3 yıl daha devam eder.

Mehmed Naim, 1889 yılında yine bir kıtlık olayından dolayı

soruşturma geçirir. Bu sefer de Akşehir ve çevresinde görülen

kıtlık dolayısıyla Sarayköy'den gönderilen erzakın

nakliyesinde görülen usulsüzlüklerle itham edilmektedir.

Ancak yapılan soruşturmada suçsuz olduğu anlaşılır ve

Sarayköy'deki görevine devam eder. Mehmed Naim Efendi

hakkında, 1891 yılında yeniden şikâyetler yapılır ve bu defa

açığa alınır. Yaklaşık 2 yıl süren soruşturma sonunda Mehmed

Naim Efendi'ye mazuliyet maaşı bağlanır ve görevine iadesi

yapılmaz. 1893 yılından sonra Mehmed Naim herhangi bir

göreve atanmaz.

Kadı (Babadağ) nahiyesi müdürü Ahmed Lütfi Efendi ise

görevine iade edildikten kısa bir süre sonra Günay (Güney)

nahiyesi müdürlüğüne atanır. Ahmed Lütfi, 1890 yılında bu

görevinden istifa eder. Kendisinin bundan sonra başka bir

göreve atanıp atanmadığı hakkında hiçbir bilgi yoktur.