Background Image
Previous Page  40 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 40 / 44 Next Page
Page Background

38

daha çalışalım okla devam ederiz dedik. Alıştık buraya,

okula falan gitmedik.”

Lütfi Usta ise 1970'ten beri bu fabrikada çalışıyor. O

dönem bu fabrikada çalışan babasından görüyor gazoz

işini. Şu anda fabrikada ustabaşı olarak imalatta

bulunuyor. Lütfi Usta da Kudret Usta gibi okulu

sürdüremediğini bize anlatıyor. İkisi de bunu söylemeyi

önemli buluyorlar ve okula gidememek onların anlatısında

içinde hayıflanmayı barındıran bir hikâyeye dönüşüyor.

Lütfi Usta okuldan ayrılışını ve bu işe girişini anlattığı sırada

Cahit Bey şöyle bir açıklama gereği duyuyor.

“Şimdi rahmetli Lütfi'nin babası burada çalışırken,

işyerinden memnun olunca, çocuklar yetişince, okul da

olmayınca buraya imalathaneye... Kudret de aynı şekilde.”

Yukarıda ifade edildiği gibi, o dönem gibi bugün de

çalışanlar çoğunlukla birbiriyle akrabalar. Lütfi Usta ilk

başladığı zamanlar aileden on yedi kişinin aynı yere

çalışmaya geldiklerini anlatıyor: “Aile olarak on yedi

kişiydik. On yedi kişi giderdik akşam, on yedi kişi gelirdik

sabah....” Lütfi Usta şimdilerde ağabeylerinin çocuklarının

gazoz işine merak duyduğunu söylüyor, kendi çocuklarının

ise kız olmaları nedeniyle bu işe merak duymadıklarını

düşünüyor.

Gazozun yapılış süreci ve bundaki değişme:

“Patlayan Gazozlar” devri

İstanbul'da 1890'lı yıllarda ithal bir içecek olarak

görülmeye başlanan gazoz, Türktaş'ın da belirttiği gibi

Fransızca “gazeuse” sözcüğünden geliyor ve “içinde erimiş

gaz bulunan içecek” anlamını taşıyor. (6) Gazoz, “gazlı

alkolsüz içecek” olarak tanımlanıyor. (7) Gazozlar,

yapımlarında kullanılan maddelere göre çeşitli gruplara

ayrılıyor: Meyveli Gazoz, Aromalı Gazoz, Meyve Aromalı

Gazoz, Bitki Aromalı Gazoz (Sade Gazoz) ve Karışık

Aromalı Gazoz (sade gazoz) bunlar arasında.

Görüştüğümüz fabrikada üretilen “Yeni Zafer ”

gazozlarının yapımında mandalina kullanılıyor, bu

nedenle de meyveli gazoz olarak adlandırılıyor. Gazoz

yapımında kullandıkları mandalinaları Bodrum'dan

getiriyorlar. Aralık ve Ocak ayında mandalinalar kaynatılıp

şeker eklenerek reçel haline dönüştürülüyor. İçerisine

koruyucu madde katıldıktan sonra soğuk bir mekânda

bekletilmeye bırakılıyor. Yazın ise imalat yapılıyor. Üretim

ve satış nedeniyle yaz mevsimi işlerin en yoğun olduğu

dönem.

Cahit Bey ve görüştüğümüz iki usta gazoz yapımının çok

değiştiğini söylüyorlar. Yukarıda belirtildiği üzere, Lütfi

Özdemir'in 1950'li yılların ortalarında kurduğu işyerinde

(“Zafer Gazozları” üretildiği yer) yeni makineler

kullanılmaktadır, ancak bunlar otomatik değildir. Bugün

pek çok iş makinayla yapılıyor. Ayrıca eski makinaların

yerini de yeni makinalar almış. Cahit Bey'e göre bu

alandaki değişim esas olarak 1970'lerden sonra olmuş.

“Şimdi her iş makineyle, eskiden elle oluyordu. Şeker

yapıp karıştırıyorduk yani, şimdi makineler yapıyor. Bir gün

saydık 150 kişi. Bu dediğimiz seneler 70'li senelerde. El

dediğimiz pedallı makineler vardı, ayakla. Şurubu

kepçeyle şuruplarsın 24 şişeye, ondan sonra onu pedallı

makineye doldurursun, kontrol edersin içerisinde bir şey

var mı diye, ondan sonra imalatın şeysi öle...”

Fabrikada eski makinelerin bazıları duruyor. 1970'li

yıllarda İtalyan şişe dolum makinesi getiriliyor. Bu makina,

hem yıkama hem dolum işini yapıyor. Yeni makinelerden

biri ise bin kolilik pet şişe dolum makinesi. Aynı biçimde,

gazozun taşınması ve satılması 1954'e kadar at ve eşek

sırtında yapılıyor. Eşeğin gidemediği yerlere el arabasıyla,

siparişlerin çok olduğu zamanlarda ise şehir içinde atlı

arabalarla dağıtım yapılıyormuş. (8) Ancak, görüşmede

gerek Cahit Bey'in anlattıklarına ve fabrikada 1970'li

yıllardan beri çalışan Kudret ve Lütfi Ustaların

söylediklerine bakılırsa, aletlerdeki belirgin değişim

önemli bir unsur olarak gözükse de, aslında genel ve

keskin bir değişim de söz konusu değil. Ustalar yeni aletleri

dışlayıcı bir biçimde anlatmıyorlar. Eskiyle belli bir karşıtlık

kurulsa da, yeni makineleri kendi üretimlerinin önemli ve

kolaylaştırıcı bir öğesi olarak görüyorlar. Ayrıca fabrikada

yaşlı ustaların gerek üretimde gerekse yeni gelen

çalışanlara iş geleneğinin aktarımında önemli bir

konumda olduklarını gözlemledik. Cahit Bey, dolum

makineleri gelmeden önce, fabrikada şişeleri elle

yıkadıklarını ve dolumu elle yaptıklarını söylüyor. Kudret

Usta ise o dönemi şöyle anlatıyor:

“Elimle fırçaynan (fırçayla) şişe yıkıyorduk, o zaman

şuruplar vardı. Gazoz kapağnı (kapağını) elimizle

sokuyorduk. Ayak olursa ayakta, yoksa elle yapıyorduk.

Hava vermezdik az doluyo ve geç oluyo. Sonra tabi elle

dolumlarda karbonhidrat daha fazla girdiğinden şişelerde

patlama da oluyor, bu eller hep yaradır yani. Kapak orda

kalır, kapak çıkmaz şişenin tam azı (ağzı) gırılı (kırılır).

Elimizlen kapağı alıca sokmak için kırılır. Bu eli sokmeyoz

(sokmuyoruz), bir elimizi soktumuz zaman buralarda

yerlerimiz var...”

Geçmişten Günümüze Denizli Dergisi'nde gazoz

şişelerinin ilk yıllarda daha çok likör şişelerine benzediği

anlatılıyor. Şişenin ağzı lastikli, karın kısmı geniş, içinde ise

kapak görevi gören bilye bulunuyormuş. Karbon gazının

yarattığı basınç, cam bilyeyi şişenin lastikli ağız kısmına

doğru itmesi, şişenin ağzının kapanarak gazın kaçmasına

engel olurmuş. Gazozun içileceği zaman ise önce şişenin

ağzındaki lastik çıkarılır, daha sonra da parmakla şişenin

içindeki bilye içeriye doğru itilerek gazozun çıkması

sağlanırmış. Dergide, kahvehanelerde garsonların gazoz

getirirken ellerinde bir çubuk bulundurdukları, müşteri

gazoz aldığında ellerindeki çubukla bilyeyi ittirerek

müşterilere verdikleri de yazıyor. Teneke kapaklar,

bilyelerden sonra ithal edilerek kullanılmış. İlk zamanlarda

satılan gazozların teneke kapakları toplanırmış ve bir takım

işlemlerden sonra yeniden kullanılırmış. Türktaş'ın

çalışmasında, Türkiye'de 1960'lı yılların ortalarında

meşrubatlar için teneke kapakların üretilmeye başlandığı

belirtiliyor. Gazozun servis biçimi de değişmiş. Yakın

zamanlarda plastik şişelerde gördüğümüz gazoz,

üretildiği ilk zamanlardan başlayarak uzun süre cam

şişelerde servis edilmiş. (9)