Previous Page  35 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 35 / 44 Next Page
Page Background

60-70’li yıllar bakkallığın

en gözde yıllarıydı ve

Demirciler Caddesi

civarında yaklaşık 15

kadar bakkal dükkânı

bulunmaktaydı. Bu

sayı Kaleiçi’nde daha

fazlaydı. 60’lı yıllarda

Denizli’nin merkezi

Bayramyeri’ydi. Hanlar,

hamamlar, bakkallar,

oteller; işçiler, ameleler

hep burada bulunurdu.

O zamanlarda sayıları

çok fazla olan hamallar

burada hanlarda

yatarlardı. Hamallar,

akşamüstü olunca gelip

bakkaldan bir ekmek

alır, ekmeğin arasına

Sana yağının dörtte

birini koydurur, hana

varınca ekmeği ısıtır

Sana yağını içine sürerek

onu kendilerine öğün

yaparlardı.

1932 yılında Denizli’nin o zaman-

ki adıyla İlbadı Köyünde doğdu.

1953’te askere gidinceye kadar 5-6

yıl bakkal çıraklığı yaptı. Askerden

dönünce yeni açılan Yapı Kredi ban-

kasında 1.5 yıl kadar çalıştı. Sonra

oradan ayrılarak 1959’da kardeşiyle

beraber bakkal dükkânı açtılar. 1962

yılında ise kardeşinden ayrılarak

halen çalıştırmakta olduğu dükkânı

Çardaklı Hüseyin’den kiraladı. Son-

ra işleri iyi gidince dükkânı satın

alarak kendi dükkanını işletmeye

başladı. Eşini 16 yıl evvel kaybeden

Necip YAVUZÇEHRE’nin bir oğlan,

bir kız evladı vardır.

Bu yazımızda, Denizli Kaleiçi ve

civarında 1950’li yıllardan beri Bak-

kallık yapan ve şimdi 86 yaşında

olan Necip YAVUZÇEHRE ile bak-

kallık geleneği hakkında yaptığımız

mülakattan hareketle, 1950 yılından

beri Kaleiçi civarındaki bakkallar

ve bakkallık geleneği hakkında kısa

bilgiler vermeye çalıştık.

Türkiye’de şehir merkezlerinin

çok kalabalık olmadığı, insanların

çoğunun köylerde yaşadığı 1950-

1970 yılları arası, köyde yaşayan

insanlar haftanın belirli günlerinde

alış veriş yapmak amacıyla en ya-

kın şehir merkezine giderlerdi. Bu

yıllarda Denizli’nin şehir merkezi

de Bayramyeri ve Kaleiçi civarıydı.

Bunun sonucu olarak köylülerin

ihtiyaçlarını

karşılayabilecekleri

dükkânlar da buralarda kurulmuş-

tu. Bunlar içerisinde köylülerin en

temel ihtiyaçlarının çoğunu karşı-

layabilecekleri dükkânlar bakkal-

lardı. Bu yüzden köylülerin şehre

gelince uğramadan gitmedikleri

tek yer bakkallardı. 60-70’li yıllar

bakkallığın en gözde yıllarıydı ve

Demirciler Caddesi civarında yakla-

şık 15 kadar bakkal dükkânı bulun-

maktaydı. Bu sayı Kaleiçi’nde daha

fazlaydı. 60’lı yıllarda Denizli’nin

merkezi Bayramyeri’ydi. Hanlar,

hamamlar, bakkallar, oteller; işçiler,

ameleler hep burada bulunurdu. O

zamanlarda sayıları çok fazla olan

hamallar burada hanlarda yatar-

lardı. Hamallar, akşamüstü olunca

gelip bakkaldan bir ekmek alır, ek-

meğin arasına Sana yağının dörtte

birini koydurur, hana varınca ek-

meği ısıtır Sana yağını içine sürerek

onu kendilerine öğün yaparlardı.

Bu hamallar köylerden gelirler, yor-

ganlarını da beraberlerinde getirir-

lerdi. Bakkalların toptancıdan aldığı

malları genellikle hamallar taşırlar-

dı ancak hamalların çoğu inşaat-

larda çalışırdı. Sırtlarına tenekeleri

alıp 3.4. katlara kadar çıkarırlardı.

Yeterince para kazandıktan sonra

Denizli’ye yakın olan köylerine geri

dönerlerdi. Sayıları 10 civarında

olan hanların her birinde yaklaşık

15-20 hamal kalırdı. Bu hanlardan

bazıları, Alibey Hanı, Hancı Osman

Hanı, Okkalı Hanı, Hacı Muhit-

tin Hanı, Tevfik Çavuş Hanı, Arap

Hanı’ydı. Hanlar genelde tek katlı

olurdu ancak 2-3 katlı olanlar da

vardı. 2-3 katlı hanların alt katları-

nın ön tarafları genellikle kahve-

hane olarak, arka tarafları ise ahır

olarak kullanılırdı. Hamallar bu

hanlarda ücret karşılığında aylarca

kalabiliyorlardı. Hanlar genellikle

koğuş şeklindeydi. Geniş bir alan-

da 15-20 kişi yatağını serip yatabi-

liyordu. Handa kalan hamallar alış

verişlerini genellikle bakkallardan

yaparlardı. Onlar bakkalların önem-

li müşterilerindendi.

O yıllarda bakkallar en çok ek-

mek, sigara, çay, şeker ve tahin hel-

vası satarlardı. Sigara olarak en çok

Birinci sigarası ve sarma tütün satı-

lırdı. Bunlar, sonraki adı tekel olan

İnhisarlar İdaresi’nden alınırdı. O

zamanlar sıkı denetim vardı, kaçak

sigara ve kaçak tütün bakkallarda

pek satılmazdı. 60’lı yıllarda za-

man zaman çay, şeker, sigara kıtlığı

olurdu. Tekel bunları sınırlı miktar-

da verir sonra da satılıp satılmadı-

ğını kontrol ederdi. Tekel’in sattı-

ğı ürünler her zaman bulunmazdı

çünkü Tekel bu ürünleri bakkallara

sınırlı miktarda verirdi. Bakkalların

dışında, hanların yanında ve bazı

yerlerde sadece bu ürünleri satan

kişiler de vardı.

Fırıncılar, bakkallara sabah er-

kenden somun ekmeği getirirlerdi.

Asya fırın ve Hasan Abramcı usta

en iyi kara fırın ekmeklerini çıka-

rırdı. Pamukkale ovasında amele

çalıştıranlar bakkallara gelir kara fı-

rın ekmeklerden alır, onları ortasın-

dan yardırır ve içine tahin helvası

koydururlar, dayı başlarına vererek

bunları amelelere dağıttırırlardı. O

dönemlerde Kaleiçi’nde Hacı Bekir-

ler, Cırcıroğlu, Şerbetçioğulları vb.

yerlerde güzel helvalar yapılırdı.

60’lı yıllarda bakkallar mallarını

genellikle Bayramyeri’ndeki top-

tancılardan alırlardı. Küçükadam-

lar, Kanarya, Basmacıoğlu, Baykent,

Özerler, Hasan Beg, Ekinciler vb.

toptancılar malları toptan getirirler

ve bakkallara ipli hamallar yardı-

mıyla dağıtırlardı. Mallar toptan-

cılara kamyonlarla ya da trenle

getirilirdi. 1960-65 yıllarında İsma-

il Niğdeli’nin 5-6 tane, tek araba

da denilen, at arabası vardı. Bu at

arabalarıyla mallar trenden alınır,

Bayramyeri’ne getirilirdi. Bakkal-

lar, toptancılarda istedikleri her şeyi

bulabilirlerdi. Mallar toptancılara

İzmir, İstanbul ve az da olsa Kon-

ya’dan gelirdi. Konya’dan genel-

likle helva gelirdi. Sonraki yıllarda

bazı bakkallar kendi ihtiyaçlarının

bir kısmını İzmir’e gidip kendileri

getirir oldular. Denizli’den sabah

kalkan kömürlü kara tren akşama

doğru İzmir’e varırdı. Austin oto-

büsler de vardı ama onlar Aydın’a

varınca su kaynatmaya başlardı. O

zamanlar yollar çok dardı ve yol-

ların çoğu yerinden iki araba yan

yana geçemezdi. Yolların biraz daha

iyileşmesi ve kamyonların sayısının

33