Previous Page  28 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 28 / 44 Next Page
Page Background

ğaldığı bir dönemden geçilmektedir.

Genç erkek nüfus hızla azalmakta-

dır, taşradan imparatorluk toprak-

larının selameti uğruna devşirilen

genç erkek askerlerin geri dönüşü

ailelerin duası ve tanrının insafına

kalmıştır. Kafkasya’da, Kuzey Afri-

ka’da, Balkanlar’da ve Ortadoğu’da

yitirilenlerden genellikle haber dahi

alınamamaktadır.

Hulusi Oral’ın babası yoluyla

edindiği okuma arzusunun bu ko-

şullarda, gerçekte yaşadığı toplum-

sal şartlardan bir tür “kurtulma iç-

güdüsüne” dönüştüğünü söylemek

abartılı tespit sayılmamalı. Sonraki

yıllarda “ikizim gibiydi” dediği Arif

ağabeyini erken yaşta kaybetmiş ol-

masıyla, aynı güdünün giderek nasıl

bir tutkuya dönüştüğünü anlamak

için ses kaydına yansıyan karmaşık

duyguları dikkatle dinlemek yeterli.

Genç, Zeki, Tutkulu

Denizli İdadisinde sınıf birincili-

ği ile başlayan, İzmir’de kaybolan

sınav dosyasını bulan hademe Si-

mon Efendi’nin gayretiyle önü açı-

lan eğitim yılları, İstanbul’da hukuk

okumaya uzanır. Zamanla İzmir’de

özgüveni gelişir. Okulda mahalli er-

kek kültürüyle, edinilmiş kentli öğ-

renci psikolojisi kendiliğinden yer

yer şımarıklığa varan bir karakter

örnekler. O yaşta, bu anlaşılabilir bir

durumdur. Hocası Şükrü Saracoğlu

6

ile okul bahçesinde yaşadığı hatırası

yaptığımız saptama için örneklene-

bilir. Kendisinden dinleyelim:

“… Büyük bir aslan heykeli vardı,

onun üzerine yattım. Yanıma gelip sor-

dular, ‘yahu’ dediler, ‘hoca sana böyle

demiş.’ ‘Kendisi biliyormuş gibi bana

kafa tuttu orada. Ben de kendisine (Ho-

caya) şöyle bir baktım, sende benim nu-

maram var mı, kaç numara olmuşum,

kaç defa derse kaldırmışsın diye sor-

dum’ dedim. O (Saracoğlu) da gelmiş

beni dinliyormuş. ‘Bana bak’ dedi, kalk-

tım, ‘afedersiniz hocam’ dedim. ‘Sen

nerelisin’ dedi, ‘Çallı’yım’ dedim. ‘Haa

belli’ dedi.”

7

Bu haller, ergenlikten gençliğe

hızla atlamış bir ‘yeniyetme’nin

şişinmesidir. Anadolu bozkırının

kıyılarındaki bir coğrafya parçasın-

dan kopup gelmiştir. Hala her yaz

tatili ekin tarlasında, bakkal çırak-

lığında, değirmende, Baklan Ova-

sı’nın kavurucu sıcağında sergüzeşt

bir çocuktur. Kendi gerçekliği bu-

dur. Öte yanda, İzmir’de idealleri-

ne tutunmuş başarılı bir öğrencinin

romantik gerçekliği vardır.

8

Hayli

çatışmalı bir kişilik için yeterince

malzeme olduğu kuşkusuz. Akşam-

ları yoksul öğrenci evinin günlük

ihtiyaçlarını tedarik peşinde yoksul

6- 9 Temmuz 1942 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından Başbakanlığa atanan hukukçu, diplomat ve siyaset adamı. İkinci Dünya Savaşı döneminde izlediği Alman

yanlısı politikalarıyla bilinir.

7- Hulusi Oral’ın anlattığı diyalog, 1911-12 yıllarında geçmiş olmalı. Şükrü Saracoğlu Mülkiye eğitimi almış, İzmir Terakki Ticaret Lisesi Müdürlüğüne atanmış genç bir ittihatçıdır.

8- Hayli başarılı bir öğrenci olduğu kuşkusuz. İzmir’de leyli meccani (yatılı) kalabilmesi, Saracoğlu’nun gözüne girmesi, Hukuk eğitimi için okulun Dekanı Aynizade Hasan

Tahsin Bey’in “ben seni bırakmam, babana tel ver, yaşını büyüttüreceğiz” demesi rastlantı olmasa gerek.

26